İbrahim Kaboğlu’ndan “anayasa” açıklaması: İlk 4 maddeyle ilgili sözlerim bilinçaltımın refleksiydi

“`html

İstanbul Barosu Başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu’ndan Anayasa Üzerine Açıklamalar

İstanbul Barosu’nun yeni başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu, yaptığı açıklamalarda seçimden sonra ortaya çıkan “anayasa” söylemleri ile ilgili olarak, “Üzerimdeki üç iddiadan ikisini yanıtladım. Diğeri ise bilinçaltımın bir yansımasıydı,” dedi.

Duvar’dan Can Bursalı, İstanbul Barosu Başkanlığı görevini yürütmekte olan Kaboğlu ile yaptığı röportajda önemli detaylara yer verdi. İşte Kaboğlu’nun yanıtları:


İstanbul Barosu yönetimi sürecinde 50 günü geride bıraktınız. Seçim süreciniz ve elde ettiğiniz başarı ile ilgili yaşadıklarınızı nasıl değerlendiyorsunuz?

Seçim süreci benim ve ekibim için herhangi bir tartışmaya yol açmadı. 50 günde, baronun günlük işlerini yürütmekle birlikte, verdiğimiz sözleri yerine getirmeye yönelik çabalarımızda bulunduk. Göreve geldiğimizden bu yana yaklaşık 1,500 avukata ruhsat verdik. Bu süreçte, ruhsat verme törenlerini anlam derinliği katmak, genç avukatlara ilham vermek oldukça önemli.
Kampanya süresince vurguladığım üzere, İstanbul Barosu’nun sayısal gücünü daha nitelikli hale dönüştürmeyi hedefliyoruz. Yeni merkezlerin kuruluşu aşamasında önemli adımlar atıyoruz. Örneğin, Adil Yargılanma Hakkı Araştırma ve İhlalleri İzleme Merkezi gibi proje, vaatlerimiz arasında yer alıyor. Bu merkezi sadece yönerge ve yönetmelikle değil, aynı zamanda toplantılar düzenleyerek de şekillendiriyoruz. Bütün süreçleri katılımcı bir yöntemle ilerletmeye çalışıyoruz.

Akademik geçmişiniz ve daha önceki milletvekilliği deneyiminiz var. Daha önceki rollerinizle baro başkanlığı arasındaki farkları nasıl hissediyorsunuz?

Ben sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda insan hakları ile ilgili ulusal ve uluslararası projelerde yer almış birisiyim. 1974 yılından itibaren 50 yıl boyunca birçok deneyim kazandım. Şimdi edindiğim bu deneyimlerimi İstanbul Barosu’na aktarmaya çalışıyorum. Bu çabayı günlük yaşamımda sürekli hissediyorum. Seçim sürecinde bazı avukatların başlattığı karalama kampanyasının beni etkileyip etkilemediği yönünde, İbrahim Kaboğlu’nun hatalı olabileceğini kabul ediyorum. Ancak ben şeffaf, dürüst ve ilkelerine bağlı biriyim.

“Bu kadar yüzeysel olunabileceğini düşünmüyordum”

Seçimi kazandığınızda yaptığınız açıklamalardaki ilk dört madde vurgusu büyük bir tartışma yarattı. O anki konuşmanızı hatalı buluyor musunuz?

Üzerime gelen üç eleştiri oldu. Avukat olmadığım, yetmez ama evetçi olduğum iddiaları yapıldı. Bu konulara Genel Kurul’daki konuşmamda cevap verdim. Ancak değiştirilemez maddeleri değiştirmek istediğim iddiasına yanıt verememiştim. Seçim sonrası bilinçaltımın etkisiyle bu iddiaya dair görüşlerimi ifade etmek istedim. 2001 yılında İnsan Haklarına dayanan bir cumhuriyet eklenmişti. Şu an da olumlu yönde bir değişiklik yapılabilir dedim. Fakat burada bir linç kampanyası başlatıldı. Bu durum anayasaya dair cehaletin bir sonucuydu; bu kadar yüzeysel düşünmeyi beklemiyordum.

“Refleksler…“

Karşılaştığınız tepkiler sonrasında belki o konuşmayı tekrar yapmayı düşündünüz mü?

Bu konuda zamanı ve yeri sorgulayanlar oldu. Ancak, doğru bilginin her zaman geçerli bir yeri ve zamanı vardır. Kendi kendime çok düşündüm; çünkü o konuşma planlı değildi. Aslında toplumun içinde bulunduğu bu kötü durumu görüp sesimi çıkarmaya çalışmam bir refleks olarak değerlendirilmelidir. Pişmanlık hissetmiyorum. Böyle bir ortamda, hatta karşıt görüşler varken, bu gerçekleri dile getirmem gerekti. Kampanya süresince birçok çirkinliğe, kara çalma girişimine maruz kaldım ve bunun çoğu dernek üyeleri tarafından yapıldı.

“Türkiye keşke bu çirkinlik batağında olmasaydı”

Sizin listenizden yönetim kurulu üyeliğine aday olan avukatlar hakkında da tartışmalar yaşandı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Barış Akademisyenleri’nin avukatını yapmak, sanki bir suçmuş gibi lanse edilen arkadaşlarım oldu. Ben de bir Barış Akademisyeni olarak birtakım nedenlerle akademiden ihraç edildim. Eğer benim avukatım yönetim kuruluna seçilmiyorsa, ben de seçilmiyorum demektir. Farklı dünya görüşlerine sahip hukukçuların en basit ortak noktalarda bile bir araya gelememiş olması benim için oldukça üzücü. Baro Başkanlığı benim için bir hedef değil, bir araçtır. Türkiye’nin bu kadar ciddi bir seviyesizlik içinde olmaması gerekirdi.

Göreve başladıktan sonra, tutuklu meslektaşlarınızı ziyaret ettiniz. Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etme planınız var mı?

Silivri ve Bakırköy’deki ziyaretlerimi tamamladım. Ancak bu yelpaze Kandıra’dan Edirne’ye kadar genişlemeli. Siyasal suçlu olarak görülen, seçme ve seçilme hakları ihlal edilenlerin bulunduğu mahpusları ziyaret etmek niyetindeyim.

Akın Gürlek Hakkında

Baro başkanı seçildiğinizde Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı ve Belediye Başkanı Ahmet Özer tutuklandı. Bu süreçte, sizin öğrenciniz olan Başsavcı Akın Gürlek ile bir görüşme yaptınız mı?

Evet, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamasında karşılaştık ve selamlaştık.

Sizden randevu talep edildi mi veya siz bir görüşme talep ettiniz mi?

Çok işim olduğu için, randevularım haftalara yayılıyor. Öncelikle mevcut talepleri karşılayıp, ardından bu konuyu değerlendireceğiz.

 


CERN evrene dair neyi anlamamızı sağladı? | Prof. Dr. Sertaç Öztürk anlatıyor…


Günün öne çıkan haberleri…

TIKLAYIN – İşte AKP kulislerinde konuşulan rakamlar: En düşük emekli maaşı ne kadar olacak?

TIKLAYIN – Ertuğrul Özkök | Şam istihbaratı: Colani son anda Emevi Camisi’ne girmeyip neden dışarıda bekledi?

TIKLAYIN – İşte 2024 yılına damgasını vuran kelimeler

TIKLAYIN – Bilim insanları açıkladı: Her kola içtiğinizde hayatınızdan 12 dakika kaybediyorsunuz

TIKLAYIN – Mehmet Yaşin | Daldan dala mutfaktan notlar

“Engelliyim, gidecek yerim yok” dediği yerde ölü bulunmuştu; İzmir Valiliği’nden açıklama geldi

TIKLAYIN – “Talisca Fener’e çok yakın”; “Mourinho’yu kızdıran toplantı”; “Aslan’dan Skriniar atağı”: İşte günün spor manşetleri…

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir